Yunus Emre Tekkesi
Emre baraj gölünün güneydoğu ucunda bir tepe üzerinde kesme taş kaplamalı kuzey-güney doğrultulu dikdörtgen prizmal bir yapıdır. Güney yönde avlusu vardır. Batı eteğinde temel kalıntıları görülmekte olup XVII.-XVIII yüzyıl yerleşim yeri Emre Köyü olduğu sanılmaktadır. H. 1196 (M. 1781) yılında Karahisar mutasarrıfı Bekir Paşa, Emre Köyü halkını (bazı suçlara dayanarak) tekkeye kapatıp yakmıştır. Tepenin eteğindeki temel kalıntılar bu köye ait olmalıdır. Tekkenin daha sonra onartıldığı sanılmaktadır. Bugün tekke define arayanlar tarafından tahrip edilmektedir. Son zamanlarda çok tahrip edildiği için onarıma gerek duyulmaktadır. 2007 yılında içerisinde temizlik kazısı yapılmıştır. Güney-kuzey doğrultulu dikdörtgen prizması biçiminde kesme taş kaplama duvarlı bir yapıdır. Kapısı güneye bakmaktadır. Kapı çevresinde ahşap ve mermer hatıllar vardır. Kapı üstünde ise “Mülk Allah’ındır” yazısının bulunduğu büyük bir taş blok yeri görülmekte olup taş yerinden aşağı düşürülmüştür. İçten tonoz dıştan üçgen çatı biçimindedir ve taş kaplamalıdır. Her iki uzun duvarlarda ikişer küçük penceresi vardır. Uzun duvarların ortasında mermer sütunceler ve üzerine konan başlıkları çıkıntı halinde durmaktadır. Başlık üzerinden çıkıntı kemer dolanmaktadır. İç duvarlar sıvalı ve badanalıdır. Sıvı üzerinde baskı ile yapılmış duvar süslemesi görülmektedir. Yapıda kullanılan taşlardan bazıları devşirme olup Bizans dönemine ait sütunce ve başlıklardır. Ayrıca üzerinde hayvan kabartmaları bulunan arşitrav parçası avluda kırık olarak durmaktadır.
Emre Gölü kenarındaki, Emre Sultan Köyü’ndeki Emre Sultan Türbesi ile ilgili somut belge, maalesef yoktur. Ancak, bu yer hakkında, esaslı bir araştırma yapılmış da değildir Afyonkarahisarlı araştırmacı Muzaffer Görktan’ın iddiasına göre, “ Emre Sultan isimli yatır, belki de hakiki Yunus olabilir.” Görktan, babası Behçet Görktan’ın da aynı kanaatte olduğunu belirtmektedir. Sonradan bataklık haline dönüştüğü için kurutulan Emre Gölü ve Yunus Emre, Muzaffer Görktan’ın birçok yazısına konu olmuştur. Bir yazısında; “Burada, beyaz, perdede gördüğümüz Leman Gölü’nü andıran şirin bir göl vardı. Minicik bir tepenin önündeki gölde vaktiyle kayıklar yüzer, sazlarından hasırlar örülür, su ördekleri ve envai renkte kuşlar buraya bir cennet güzelliği verirdi.
Yunus’un şiirlerini okuyan genç kızlar, göl kenarında otururlar, bazen sazlardan yaptıkları kayıklarla nişanlı kızlar tepeciğin en üstünde bulunan Emre Sultan’a mumlar dikerek yavuklularına bir an evvel kavuşmaları için Yunus’tan himmet dilerlermiş.” Behçetoğlu Muzaffer Görktan, Yunus’un Emre Gölü kıyısındaki Emre Sultan Türbesi’nde yatmakta olduğuna yürekten inanmaktadır. Ancak bu kesin bilgi değildir. Yunus Emre’nin Türkiye içerisinde yaklaşık 15 yerde mezarı bulunduğu iddia edilmektedir. Bu iddiaların her biri kendince haklı sebepler ortaya koyarak Yunus Emre’nin iddia ettikleri yerde yattığını ispata çalışmışlardır. Ben burada Emre Tekkesinde Yunus’un yattığını savunmayacağım. Sadece birkaç ihtimal üzerine görüş beyan edeceğim. Yörenin ismi Emre Sultan Köyü, tekkenin adı Emre Sultan Tekkesi. Peki kimdir bu Emre Sultan? Yunus Emre midir yoksa? Bana sorarsanız Yunus Emre değildir. Emre Sultan Anadolu’nun Türkleşmesi sürecinde büyük katkıları olan, Orta Asya’dan gelen tasavvuf erbabından birisidir. Horasan Erenleri diye genel bir tabirle adlandırılan ve büyük bir bölümü Türkistan’ın en büyük mutasavvıflarından Hoca Ahmet Yesevî’nin öğrencisi olan bu kitleler Anadolu’nun çok değişik bölgelerine yerleşmişlerdir. Askeri fetih hareketlerinin hemen peşinden Anadolu’ya gelen Türk kitleleri genellikle bu mutasavvıf gurubu takip etmiş ve onların kurdukları dergahların etrafında ilk yerleşmeleri yapmışlardır. Nitekim Anadolu’da günümüzde de hemen hemen her köy ya da kasabanın yanında dede veya baba diye isimlendirilen bir türbe, yatır vb. vardır. İşte genellikle kime ait olduğu ve yatan kişinin hayat hikayesi hakkında efsanelerletasavvuf erbabından birisidir. Horasan Erenleri diye genel bir tabirle adlandırılan ve büyük bir bölümü Türkistan’ın en büyük mutasavvıflarından Hoca Ahmet Yesevî’nin öğrencisi olan bu kitleler Anadolu’nun çok değişik bölgelerine yerleşmişlerdir. Askeri fetih hareketlerinin hemen peşinden Anadolu’ya gelen Türk kitleleri genellikle bu mutasavvıf gurubu takip etmiş ve onların kurdukları dergahların etrafında ilk yerleşmeleri yapmışlardır. Nitekim Anadolu’da günümüzde de hemen hemen her köy ya da kasabanın yanında dede veya baba diye isimlendirilen bir türbe, yatır vb. vardır. İşte genellikle kime ait olduğu ve yatan kişinin hayat hikayesi hakkında efsanelerle örülü basit bilgilere sahip olunan bu mezarlar Anadolu’ya ilk olarak gelip yerleşme sürecini başlatan Horasan Erenlerine aittir. Bu bilgiye dayanarak Emre Sultan’ın Horasan Erenlerinden olduğunu söylemek veya onların öğrencilerinden birisi olduğunu söylemek makul olacaktır. Elimize somut bir belge geçinceye kadar bu görüşü kabul etmek en doğrusu olacaktır. Yunus Emre’nin burada yattığı düşüncesi ise şöyle açıklanabilir; belki de Emre Sultan döneminde veya daha sonrasında, gezgin olan Yunus Emre buraya bir ziyaret gerçekleştirmiştir. Bu ziyaretten sonra Emre Sultan Tekkesi (köyü) Yunus Dergahı olarak anılagelmiş olabilir.